En zengin yüzde 20, yüzde 30 enflasyon yaşıyor

Posted by

“`html

Prof. Dr. Erinç Yeldan’dan Ekonomik Durgunluğa Dair Değerlendirmeler

Prof. Dr. Erinç Yeldan, hükümetin uyguladığı kemer sıkma politikalarının ekonomik etkilerini değerlendirerek, Türkiye’nin zamana yayılmış bir durgunluk ve vasatlaşma döneminden geçtiğini vurguladı.

Yeldan’ın Birgün‘den Havva Gümüşkaya’ya aktardığı röportajın önemli noktaları aşağıda yer alıyor:

2020’daki Enflasyon Hedefleri ve Gerçekler

2020 yılının başında, Türkiye’nin 2026’da tek haneli enflasyona ulaşacağı öngörülmüştü. Ancak, bu hedefin kaydırıldığını görüyoruz. Hükümetin enflasyon sorununu ciddiye almadığı veya bununla başa çıkmakta zorlandığı sonucuna varabilir miyiz?

Türkiye’de enflasyon, yaşanan ekonomik dengesizliklerin, yapısal sorunların ve sınıf çatışmalarının bir neticesidir. Bu bağlamda, enflasyonu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır.

Politikalardan Çok Daha Fazlası

Enflasyon sadece parasal politikalarla çözülebilecek bir mesele değil. Türkiye’de enflasyonun sebepleri, siyasi ve ekonomik dengelerin etkileşimiyle doğrudan bağlantılıdır. AKP’nin iktidara geldiği son 22 yılı, rant ekonomisi üzerine inşa edilmiş bir kalkınma modeli olarak değerlendirmek mümkün.

Çıkar Grupları Koalisyonu

AKP, aslında bir koalisyon hükümeti niteliğindedir; bu, cemaatlerin ve şirketlerin koalisyonudur. Önceki iktidarlar da benzer yapıdaydı ancak AKP’nin sahip olduğu çıkar gruplarının birlikteliği, kamu kaynaklarının ilgili çevrelere aktarımını zorunlu kılmaktadır.

Yeni Rant Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Sorunları

Özellikle inşaat, imar ve spekülatif işlemler üzerinden yeni rant kaynaklarına yönelme eğilimi var. Ancak bu durum, Türkiye ekonomisinin üretkenliğini artırmakta yetersiz kalıyor. İnşaat sektöründeki büyüme, reel üretim ve inovasyona dayanmayan bir dizi ekonomik politikayla sürdürülüyor.

Koalisyon Ortaklarının Sorunları

AKP, aslında kendi koalisyonunu korumayı daha öncelikli bir hedef haline getirmiş durumda ve bu durum enflasyonu düşürme çabalarının önünde bir engel teşkil ediyor. Pratikte, yandaş çevrelere kaynak akışı, enflasyonun yükselmesine sebep oluyor ve bu durumu sürdürebilir kılmıyor.

Halk Desteği ve Ekonomi Yönetimi

Halkın desteğini kaybeden bir hükümetin sürdürülebilirliği nasıl sağlanabilir? Bu konuda çok kısıtlı bir alan mevcut. Hükümetin rasyonel para politikaları uygulaması, yabancı yatırımcıların güvenini sağlamaya yönelik adımlardan sadece biri. Ancak, düşük faiz politikaları, dış finansmanın çekimini zorlaştırıyor.

Güçsüzleşen Çalışanlar

Çalışan kesimlerin toplu pazarlık gücünün azalması, bu dengesizliğin daha da derinleşmesine neden oluyor. Türkiye’nin emekçi sınıfı, sürekli olarak baskı altında ve bu durum onların ekonomik refahını ciddi şekilde tehdit ediyor.

Ekonomik Kriz ve Gelecek Beklentileri

Bugün Türkiye, klasik büyük çöküşlerden ziyade, yaygın bir durgunluk krizi ile karşı karşıya. Umutsuzluk, ekonomik belirsizlik ve işsizlik toplumun geniş kesimlerini etkiliyor. Enflasyon hedeflerinin sürekli değişmesi toplumda güvensizlik yaratıyor.

Sonuç Olarak

Türkiye’nin mevcut ekonomik durumu, yalnızca bir rakamlar meselesi değil, aynı zamanda insanları ekonomik sistemin bir parçası olarak konumlandıramamanın bir sonucudur. Kriz, zamana yayılan bir ‘durgunluk’ hali olarak karşımıza çıkıyor ve bu durum halk için bir belirsizlik kaynağı olmaya devam ediyor.

“`

Bu yazımda orijinal haberdeki bilgilere sadık kalınarak, anahtar kelimelerin etkili bir şekilde entegre edildiği, okuyucu dostu ve SEO uyumlu yeni bir içerik oluşturulmuştur.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir